Alinda antik kenti hikayelerinde bahtsız prenses ADA’ nın isyanını , erkek kardeşiyle evlendirilen ve Karia kentinin büyüsünde, kentin taşlarında ki çığlıkların yansımalarını duyan varmıydı ?
M.Ö 334 yılında Büyük İskender’in gelişine kadar bu şehir hakkında çok az şey bilinmekteydi.Kral İdreus öldükten sonra yerine kız kardeşi ve karısı olan ADA geçer. Ada erkek kardeşi Piksodaros tarafından tahttan indirilerek ALİNDA’ ya sürülür. Makedon ordularının Anadolu’ ya yaklaşması üzerine İskender ile görüşen ADA müttefik olmayı kabul ederek , İskender tarafından tekrar tahta çıkarılır.
Aydın – Çine karayolunun üzerinde , Karpuzlu ilçe yön levhasını gördüğünüzde sağa dönüp 32 km boyunca devam ederseniz Aydın iline bağlı şirin ege köylerini görüyorsunuz. Hayvancılık ve tarımla uğraşan köyler zeytinlikler içerisinde ve meralarda otlayan hayvanlar , alabildiğince uzanan yeşil vadiler, akarsular sizi rahatlatıyor, yorulmadan eğlenceye dönüşen bir yolculuk oluyor.
Karpuzlu ilçesine bir kaç kilometre kaldığında tepenin üzerinde kartal yuvası gibi görünen Alinda antik kentinin kulesini bütün büyüleyici güzelliği ile görüyorsunuz. Karpuzlu ilçesinin kartal gözü gibi ilçeyi koruyor, kentin taş duvarları ise anne şefkatiyle kucaklamış gibi.
Karpuzlu ilçesinin içinden mandalina bahçelerinin kokusuna esir olarak eski taş duvarlı kayaların üzerine yapılmış evlerin arasından geçerken bu güzelliğin başınızı döndürdüğünü hissediyorsunuz. Tepelere doğru tırmanırken zeytin ağaçlarının yeşilliğinin mavi gökyüzü ile dans edişini izlerken bir kez daha hayran oluyorsunuz.
Prenses ADA’nın hüznünü kente girdiğiniz su kemerlerinin altından geçerken yüreğinizde hissediyorsunuz. Kayalara oyulmuş mezar taşlarının kapakları her an açılıp bir el size yardım için uzanacakmış gibi duruyor. Sessiz çığlıklar doğanın içerisinde kuş seslerine ve rüzgarın uğultusuna karışıyor. Uzaktan bakınca zeytin ağacı yapraklarının ucundaki kadifemsi parlaklık kentin taş duvarlarını aydınlatan birer yakamoza benziyor. Alt ve üst patika yollar kentin her tarafına dağılarak size yolları gösteriyor. Lahit ve kapaklarının taş işçiliklerine hayran olamamak elde değil, M.Ö. 334 belki de daha eski zamanlar ve taş işçilikleri , kesimler mükemmel yapılmış sanki cetvel ile ölçüp biçip kesilmiş gibi duruyorlar.
” Alinda antik kenti tiyatrosunun basamaklarında artık zeytin ağaçları oturuyor. Sahnede prenses ADA sessiz , hüzünlü bakışlarındaki elem ; zeytin gözleri yaşlı ve buğulu haykırmak istercesine. ”
Alinda antik kenti ” ADA ” kokuyor , mandalina ve zeytinyağının muhteşem tangosu ! Antik kentin zeytin ağaçlarından toplanan zeytin meyvelerinden elde edilen erken hasat zeytinyağı kokusu ” ADA ” olmalı.
Kendine has meyvemsi tad ve kokularına ayrıcalık kazandırılması gerektiğini bir kez daha anlamlı buluyorum. Coğrafi işaretin önemi meyve çeşidi, iklimsel özellikler, doğaya has bitki çeşitliliği de göz önüne alındığında yöreyi ön plana çıkaracak gerçek adımlardır.
Her adımda içiniz ürperiyor, kaya mezarlarını hayranlıkla izliyorsunuz. Kentin koruyuculuğunu yapan zeytin ağaçları ise muhteşem görüntüler sunuyor.
Karia halkının günlük yaşam alanlarında dolaşmanın verdiği haz ile yoluma devam ediyorum. Kış renkleri ile bütünleşen yeşil bir başka güzelliği ortaya çıkarıyor. Yosunlu kayalar, aralarından akmaya çalışan suların oluşturduğu küçük buz şelaleleri !
Yere düşen zeytin tanelerinin üzerinde oluşan buğu ile prenses ADA ‘nın gözlerindeki aynı değil mi ?
Kaderine ağlayan bir prenses, ağacından kopan yere düşmüş bir zeytin tanesi, ortak noktaları ALİNDA !
Prenses ADA’ ya veda ederken yosun tutmuş kayaların üzerindeki zümrüt yeşili , zeytin ağaçlarının altındaki kaya mezarlarında yatan ALİNDA halkının sessiz çığlıklarını duyuyorum.
Elveda prenses ADA, Elveda hüzünlü kent ALİNDA. Sizleri zeytin ağaçlarının kutsal koruyuculuğuna emanet ediyorum.